t&f: +90 242 334 05 75 |
Isı ve su İzolasyonu Uygulamaları

Isı ve su İzolasyonu Uygulamaları

  • ısı 1
  • ISI 2
  • ISI 3
  • ISI 4
  • ISI 5
  • ISI 6
  • ISI 7
  • ISI 8
  • ISI 10
  • ISI 11
  • ISI 12
  • ISI 14
  • ISI 15
  • ISI 16
  • ISI 17
  • ISI 18
  • ISI 19
  • ISI 20
  • ISI 21
  • ISI 22
  • ISI 23
  • ISI 24
  • ISI 25
  • ISI 26
  • ISI 27
  • ISI 28
  • ISI 29
  • ISI 30
  • ISI 31
  • ISI 32
  • ISI 33

Isı ve su İzolasyonu Uygulamaları

ISI VE SU YALITIMI

SU YALITIMI: Yaşam kaynağımız olan su aynı zamanda yapılara zarar veren en önemli etkenlerden birisidir. Binalarımıza nüfuz eden su, yapımızın taşıyıcı kısımlarında betonun bozulmasına, çatlamasına ve betonarme içindeki donatının paslanarak taşıma kapasitelerinin düşmesine yol açar. Yapılarımız; yağmur, kar, toprağın nemi, binanın inşa edildiği zemindeki yer altı suyu gibi dış kaynaklı suya ve banyo, lavabo vb. ıslak hacimlerde iç kaynaklı suya maruz kalır. Suyun yapılar üzerindeki en büyük etkisi bina ömrü ve güvenliğiyle ilgilidir. Bu durum su yalıtımının yaşamsal bir önemi olduğunu ortaya koyar.


Yapıların sudan ve zararlı etkilerinden korunması için suyun yapıların dışında tutulması ve havuzlar, içme suyu depoları, göletler vb. yapılarda ise suyun yapı içerisinde tutulması için yapılan işlemlere "su yalıtımı" denir.

Temel olarak su geçirimsizlik sağlayan malzemelere su yalıtım malzemeleri denir. Su yalıtımında kullanılan malzemeler, kullanım alanlarına ve özelliklerine göre üç ayrı baslık altında toplanırlar.

I. Su Yalıtım Örtüleri
-Bitümlü örtüler: Okside Bitümlü Örtüler, Polimer Bitümlü Örtüler (APP/SBS katkılı)
-Sentetik örtüler: PVC, EPDM, TPO, ECB/ECO, vb.

II. Sürme Esaslı Malzemeler
-Çimento esaslı malzemeler
-Akrilik esaslı malzemeler
-Bitüm esaslı malzemeler
-Poliüretan esaslı malzemeler

III. Yapısal Su Yalıtım Malzemeleri
-Yapı kimyasalları
-Derz malzemeleri

Su yalıtım malzemeleri; kullanım amacı ve uygulanacak bölgeye göre; ortamdaki su basıncına, zeminin yapısına, yapıdan beklenen hareketlere, ürünün üzerine gelecek olası yüklere, iklim koşullarına ve yapıdaki detaylara göre seçilmelidir.

SU YALITIMININ FAYDALARI:

Yapıların taşıyıcı kısımlarında yer alan demirlerin paslanmasını Ve taşıma kapasitesinin düşmesini önler, binanın depreme Karşı güvenliğini sağlar.

Binalarda bakteri ve küf oluşmasını engeller.

Suyun çatı veya tavanlardan damlamasını, bodrumları

Basmasını önleyerek sağlıklı ve konforlu ortamlar sağlar

Yapıların bakım giderlerini azaltır.

Su depolarında ve havuzlarda su kaçaklarını önler ve su

Kalitesini korur.

ISI YALITIMI

İnsanların konforlu bir yaşam sürebilmeleri; 20-22°C sıcaklık ve yüzde 50 bağıl nem değerine sahip olan ortamlarda mümkün olabilir. Kış aylarında dış ortam sıcaklıkları 20°C'nin oldukça altında seyreder. Yaz aylarında ise hava sıcaklıkları 20°C'nin oldukça üstündedir. Isıl enerji; yüksek sıcaklıklı ortamdan düşük sıcaklıklı ortama transfer olur. Bu nedenle yapılarda; kışın enerji kayıpları, yazın ise istenmeyen enerji kazançları meydana gelir.

Yapılarda ve tesisatlar da ısı kayıp ve kazançlarının sınırlandırılması için yapılan işleme "ısı yalıtımı" denir.

ISI YALITIMININ FAYDALARI

Isı Yalıtımı Enerji Tüketimini Azaltır

İnsanoglu dogal kosullarda yasamını sürdürebilecek kürk vb. bir donanıma sahip olmadıgından,tarih boyunca kendisi için uygun kosullara sahip dogal sıgınaklarda veya kendi yarattıgı yapay ortamlarda barınmak zorunda kalmıstır. Bu küçük ortamlarda enerji harcayarak kendisi için gerekli olan iklim kosullarını yaratarak en zorlu iklim dahi türünün yok olmasını önlemistir.

Baslangıçta duvarları çok kalın olan magaralara sıgınılarak dıs iklim kosullarından korunuluyordu.Yakılan küçük bir ates insanlar için gerekli olan sıcaklık kosullarının olusmasına yetiyordu. Magaralar terk edilerek zamanla; su kaynaklarına yakın bölgelerde yerlesik hayat düzenine geçildi. Bu dönemde insa edilen yapılarda günümüzdeki örneklerine göre daha kalın olan duvarlar kullanılıyordu. Nüfusun yogunlasmasıyla bina sayısı artarak, sehirlesme yolunda ilk adımlar atıldı. Bir süre sonra su kaynaklarına olan yakınlık bir sosyal statü göstergesi haline geldi. Su kaynaklarından uzaklasıldıkça konutların degeri düsüyordu ve merkezi bölgelerde daha zengin olan kimseler ikamet ediyordu.

Tarih boyunca meydana gelen depremler, arsaların ekonomik bir deger haline gelmesi ve malzeme teknolojisindeki gelismelerle, insaat islerinde hafif ve ince yapı elemanları tercih edilmeye baslandı. Kalın duvarlar, ticari degere sahip yapılarda kullanma alanını azaltıyor ve ilk yatırım maliyetini artırıyordu. Depremlerde meydana gelen sismik titresimler neticesinde olusan moment etkisiyle hantal yapılar yıkılıyordu.

Yapı elemanlarının incelmesi neticesinde saglanması gereken konfor kosulları için daha fazla enerjinin tüketilmesine ihtiyaç duyuldu. Birinci ve İkinci Dünya savasları ve ardından 1970’li yıllarda yasanan petrol krizi nedeniyle enerjinin önemi giderek arttı. Enerji verimliligi ve enerji tasarrufu ile ilgili bilimsel çalısmalara önem verildi.Arsa maliyetleri ve kullanım alanları göz önüne alındıgında yasadıgımız ekonomik kosullar yapı elemanları için; hem mümkün oldugu kadar az yer kaplayan, hem de ısı kayıp ve kazançlarının az oldugu tasarımları zorunlu kılmaktadır. Yapı elemanlarının kalınlıgını fazla artırmadan, binalarda ısıtma amaçlı enerji tüketiminin azaltılmasının hedeflendigi o dönemlerde ısı yalıtım malzemeleri bu ihtiyaca cevap veren bir çözüm olarak gelistirildi. Yeni ısı yalıtım malzemeleri; hem hafif olmaları hem de ısı geçisine karsı gösterdikleri yüksek direnç nedeniyle günümüz yapılarının vazgeçilmez bir parçası haline geldi.

Dört mevsimi yasayan ülkemizde, ısıtmanın yanı sıra sogutma ihtiyacı da gün geçtikçe artıyor.Konutlarda; kaybedilen veya kazanılan enerjinin büyüklügü, ısıtma veya sogutma amacı ile tüketilen enerji miktarını belirlediginden, enerji tasarrufu saglamak için yasadıgımız alanın ısı kaybı/kazancını azaltmak gerekir. Yapı bilesenleri üzerinden geçen ısıl enerji miktarını sınırlandırmak; bina kabugunda ısı yalıtımı yapılması, yalıtımlı dograma ve camların kullanımı ile mümkündür.

İnsanların yasam kalitesinden ve konforundan ödün vermeden, enerji tasarrufu saglamak için alınabilecek üç önlem vardır. Bunlar, yüksek verimli cihazların kullanılması, otomasyon sistemleri ve ısı yalıtımıdır. Bu üç önlem arasında ilk sırayı ise ısı yalıtımı alır. Etkin bir ısı yapılmadıgı binalarda, enerji tüketimi çok fazladır. Hesaplamalar, etkin bir ısı yalıtımı ile yapılarda ortalama yüzde 50 enerji tasarruf edilebilecegini ortaya koyuyor. Enerjinin verimli kullanılmaması, çevre kirliligine neden olurken dogal yasamı da olumsuz etkiliyor.

Isı Yalıtımı Çevrenin Korunmasına Katkı Sağlar

Rusya’nın Çernobil bölgesindeki nükleer santralde ortaya çıkan bir arıza, nükleer enerjinin insanlar ve çevre için nasıl bir tehdit olusturdugunu apaçık gösterdi. 1988 yılındaki olayda, nükleer santralden sızan radyasyon, çok sayıda insanın hemen, çok daha fazla sayıda insanın da ölümcül hastalıga yakalanarak bir süre sonra hayatını kaybetmesine yol açtı. Bölgenin ekolojik dengesi tamamen bozuldu, saglıklı yasam olanagı kalmadı. Çernobil’den sızıntı nedeniyle yayılan radyasyon, yalnızca santrali çevreleyen bölgeyi etkilemekle sınırlı kalmayarak hava akımlarıyla Avrupa’nın yakın ülkelerini ve Türkiye’yi de etkisi altına aldı. Bugün, özellikle Karadeniz bölgesinde, kanser vakalarında büyük bir artıs gözleniyor. Bilim adamları, kanser vakalarındaki artısın nedeni olarak, Çernobil’deki kazayı isaret ediyor.

İnsan ve çevre için tehdit olusturan ne yazık ki sadece nükleer enerji degil. Dünyanın enerji ihtiyacının yüzde 60’ından fazlasının elde edildigi fosil yakıtlar, belki de nükleer enerjiden çok daha büyük bir tehlikeye davetiye çıkarıyor; küresel ısınma...

Enerji ihtiyaçlarının artması ve verimli enerji kullanılmaması sonucunda; hava kirliligi artıyor.Hava kirliligindeki bu artıs kendisini küresel ısınma ve iklim degisikligiyle gösteriyor. Küresel ısınma tehdidi ve hava kirliligini azaltmak; günümüzün en önemli konularının basında geliyor.Küresel ısınmanın, Çernobil’deki gibi trajik sonuçlarının henüz görünmüyor olusu, çevreciler ve bilim adamlarının sürekli uyarılarına karsın, kamuoyunda beklenen tepkinin ortaya çıkmasını engelliyor. Kıs mevsiminde ısı kayıplarının, yaz mevsiminde ise ısı kazançlarının azaltılması ile elde edilecek yakıt tasarrufu, beraberinde atmosfere atılan sera gazlarında da bir düsüs saglayacaktır. Kömür, petrol gibi yakıtlar bir yandan gözle görülür biçimde hava kirliligine yol açarken, diger yandan küresel ısınmaya ve buna baglı olarak iklim degisikliklerine yol açıyor.Fosil yakıtlar yandıgında, renksiz ve yanmayan bir gaz olan karbondioksit açıga çıkar.Genellikle atmosferin alt tabakası troposferde bulunan karbondioksitin ekolojik denge açısından önemi büyüktür. Enerji tüketimindeki artıs sonucu, atmosferdeki karbondioksit miktarı yıldan artar. Bunun sonucunda, günes ısınlarının yeryüzüne gidisi ve yansıma ile dönmesi sırasında,çok fazla miktarda enerji sogurulur ve atmosferin sıcaklıgı giderek yükselir. Küresel ısınma, sera gazları olarak adlandırılan gazların etkisiyle atmosfer sıcaklıgındaki bu yükselmenin bir sonucudur.

Hava kirliliginin ve küresel ısınmanın trajik sonuçlarını yakınımızda hissetmiyor olabiliriz. Ancak,uzmanların uyarılarının dikkate alınması ve bu konuda harekete geçilmesi gerekir. Bu noktada yapılması gerekenlerin basında, yine yalıtım önlemleri gelir.

Enerjinin etkin kullanımını saglayacak ısı yalıtımı önlemleri, fosil yakıt tüketimini azaltarak,küresel ısınmaya yol açan sera gazı emisyonlarının azalmasında önemli bir rol oynayacaktır.Yanı sıra ısı yalıtımı, yaz aylarında sogutma için kullanılan ve ozon tabakasına zarar veren sogutucu gazlara duyulan ihtiyacı da azaltacaktır. Azalan enerji gereksinimi; elektrik ihtiyacını,dolayısıyla elektrik üretimini ve üretimde kullanılan fosil yakıt miktarını; böylelikle de gaz salınımını azaltmıs olacaktır.

Isı Yalıtımı Isıl Konfor Sağlar

Kapalı ortamlardaki ısıl kosullar, o ortamda yasayan insanların konforunu ve saglıgını dogrudan ilgilendirir.İnsanların çalısma verimlerini büyük ölçüde bulundukları ortamın sıcaklıgı belirler.Çalısma ortamının ısıl kosulları, insanların bedensel ve zihinsel üretim hızını dogrudan etkiler.Çok soguk ya da çok sıcak ortamların çalısma verimini düsürdügü belirlenmistir. Yine çok soguk ortamların yol açtıgı saglık sorunları da is gücü kaybına ve buna baglı saglık harcamalarına neden olur. Ortam sıcaklıgının is yerlerinde is kazalarına yol açtıgı da belirlenmistir.

Bunları engellemek için yapılarda ısıl konforu saglamak gerekir. Isıl konforu saglamak için ortam sıcaklıgı ile duvar iç yüzey sıcaklıgı arasındaki sıcaklık farkı düsürülmelidir. Bu fark ne kadar yüksek olursa konfor da o kadar düsük olacaktır. Konforlu bir mekân için bu farkın en fazla 3°C olması gerekir.İç yüzey sıcaklıklarının düsük olması durumunda, ısının ortam içinde soguk yüzeylere dogru hareketi, istenmeyen hava akımları olusturur. Bu hava akımları da konforu azaltarak hastalıklara neden olur.(Tablo).

İç yüzey sıcaklıkları ile ortam sıcakları arasındaki farkı azaltmak için ısı yalıtımı gerekir. Isı yalıtımı ile mekânın her noktasında homojen bir sıcaklık saglanır ve hava akımları engellenir. Bu da hem konforlu hem de saglıklı bir ortam saglar.

İç ortamda üretilen su buharı, yapılara zarar veren bir potansiyele sahiptir. Su buharı; basınç farkı nedeniyle ısı akımı ile aynı yönde hareket ederek yapı elemanının gözeneklerinden geçer ve dıs ortama ulasmaya çalısır. Su buharının yapı elemanı içerisindeki bu geçisi sırasında, doyma veya daha düsük sıcaklıkta bir yüzeyle temas etmesi durumunda buharın bir kısmı yogusarak su haline geçer. Yapı elemanları içerisinde birikerek yapıya ve konforumuza zarar verir. Yogusma iç yüzeyde veya yapı elemanları içine meydana gelebilir. Bu nedenle, yapı elemanları tasarlanırken mutlaka yogusma kontrolü yapılmalıdır.

Bina kabugu tasarımında; bagıl nem degerinin, kısa süreler için bile 0,8’den yüksek olması durumunda iç yüzeylerde küf olusumu riski vardır. Yüzeyde meydana gelen yogusma, neme karsı hassas olan korunmamıs yapı malzemelerinde hasarlar olusmasına neden olabilir.Yüzeydeki nem miktarının fazla olması; telafisi olmayan, fiziksel degisikliklere (dökülme,kabarma vb.), kimyasal reaksiyonlara (paslanma vb.) ve biyolojik gelismelere (ahsabın çürümesi vb.) neden olarak konforumuzu bozar. Yapı elemanlarının ara yüzeylerinde meydana gelenyogusma, yapımızın yük tasıyıcı kısımlarında bulunan demirlerin paslanmasına neden oldugu için, yapı ömrünü tehdit eden unsurlardan biridir.

Yogusma riskinin azaltılması veya ortadan kaldırılması için; yapı bilesenlerinin içinden birim zamanda geçen su buharı miktarı sınırlandırılmalı ya da yapı bileseninin tüm kesitindeki sıcaklık dagılımı doyma sıcaklıgının üstünde olmalıdır.

Yogusmanın hiç olmaması için, yapı bileseni içindeki tüm sıcaklıkların, su buharının doyma sıcaklıgından daha yüksek olması gerekir. Bu da yapı bileseninin dıs iklim kosullarından korunmasıyla, yani dıs cephe ısı yalıtım sistemleri ile saglanır. Böylece yapı bilesenlerinin, ısı yalıtımının sıcak tarafında kalmaları saglanır ve yogusma sıcaklıgının üstünde tutulur. Dolayısı ile yogusmanın zararlı etkilerinden korunulur.

Yogusmanın zararlı etkilerinden korunmak için yapılabilecek uygulamalardan biri de içten ısı yalıtımı uygulamalarıdır. Bu uygulamalarda, yapı bileseninin içerisinden geçen su buharının azaltılması için buhar difüzyon katsayıları, yüksek buhar dengeleyicileri kullanılabilir.İçten ısı yalıtımı uygulamaları ile iç yüzeyin sıcaklıgı su buharının doyma sıcaklıgının üzerinde tutularak küf, mantar, vb. olusumu engellenir. Ayrıca yapı bileseni içerisinden geçen su buharı miktarı sınırlandırılarak meydana gelebilecek yogusma miktarının yapı malzemelerine zarar vermesi önlenir.

Isı Yalıtımı Sağlıklı Yaşam Sunar

Isı yalıtımsız mekânlarda, olusan nemin hastalıklarla iliskisi bilinmektedir. Nemli ortamlar, mikroorganizmaların üremesi için uygun kosulları yaratır. Bu da ortamdaki havanın solunum yolları için zararlı hale gelmesine yol açar. Nemli ortamlar ve bu ortamlardaki küf olusumu, özellikle küçük çocukların astım hastalıgına yakalanma riskini büyük ölçüde artırır. Standartlara uygun olarak yapılmıs ısı yalıtımı, tüm bu sorunların olusmasını önler.

Arastırmalar, hava kirliliginin yogun yasandıgı bölgelerde gögüs hastalıklarına sahip kisi sayısında belirgin oranda artıs yasandıgını gösteriyor. Hava kirliligi nedeniyle nefes darlıgı, astım, bronsit, üst solunum yolu enfeksiyonları ve zatürree gibi gögüs hastalıklarına yakalanma oranı dogrudan artmaktadır. Hava kirliliginin saglık açısından en önemli etkisi ise, uzun dönemde görülüyor. Uzmanlar, akciger kanserinin hazırlayıcı etkenleri arasında ilk sırayı hava kirliligine veriyor. Ayrıca, hava kirliliginin kalp ve damar hastalıkları, mide ve bagırsak rahatsızlıklarına yol açtıgı, böbrek ve beyni olumsuz etkiledigi de uzmanlar tarafından sıkça vurgulanıyor.

Bunun dısında hava kirliligi insanların psikolojik olarak olumsuz etkilenmesine de yol açıyor.Hava kirliliginin iç sıkıntısı olarak kendini gösteren etkilerinin yanı sıra diger psikolojik rahatsızlıkları tetikledigi de biliniyor. Isı yalıtımı uygulamaları ile ısıtma ve sogutma amaçlı kullanılan enerji miktarı daha az olacagından, hava kirliligi de azalacaktır.

Isı Yalıtımı İlk Yatırım ve İşletme Maliyetlerini Azaltır

Isınma veya serinleme amacıyla yapılan harcamalardan en az ` tasarruf ederek, kışın daha iyi ısınmaya, yazın ise serin kalmaya imkân sağlar.

Yakıt tüketimini ve dolayısıyla atık gaz salınımlarını azaltarak çevre kirliliği ve küresel ısınmanın önlenmesine katkıda bulunur.

Sağlayacağı verimlilikle, ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltır.

Evlerde küflenme, siyah leke ve mantar oluşmasına neden olan terlemeyi (yoğuşma) önler.